Kadın cinayetlerinin NE YAZIK Kİ! gündemden düşmediği Türkiye'de yaşayan iki kadın olarak insana dini, ırkı, cinsiyeti, cinsel yönelimi ve bunun gibi şeyler için; herhangi bir canlıya ise sesi çıkmadığı, kendini savunamadığı için şiddet göstermenin canilikten,vahşilikten ve barbarlıktan başka bir şey olmadığını düşünüyoruz ve B&B BLOG olarak şiddetin her türlüsüne karşıyız. Bir erkek tarafından vahşice katledilen Pınar Gültekin ve isimlerini tek tek sayamayacağımız ama her zaman aklımızın, kalbimizin bir köşesinde olan tüm kadınlara Allah'tan rahmet diliyoruz.
Bu kan donduran olaylara tepkimizi göstermenin en iyi yolunun bilinçlenmek, bilinçlendirmek olduğuna karar verdik ve bunu en iyi yaptığımız şey ile, çeviriyle yapmaya çalıştık. Pınar Gültekin cinayetiyle ve İstanbul Sözleşmesiyle gündeme gelen Kadın Haklarına dikkat çekmek ve asıl amacı bir türlü anlaşılmayan FEMİNİZM'in ne olduğunu anlatmak için çevirdiğimiz bu metin, umarız amacımıza bir adım daha yaklaştırır. Keyifli okumalar.
Feminizm; hem çeşitli inanç, fikir, akım ve eylem planlarını hem de toplumda kadınları dezavantajlı duruma sokan kalıpları sona erdirmek için yapılan değişiklikleri teşvik eden her türlü eylemi ifade eden, özünde kadınlar ve erkekler için eşit, sosyal, politik ve ekonomik haklar elde etmeyi amaçlayan karmaşık bir ideoloji ve teoriler kümesidir. Feminizm: Irk, cinsiyet, dil, din, cinsel yönelim, cinsel kimlik, siyasi görüş, fikir, milliyet, toplumsal köken, sınıf, zenginlik, mevkii gibi etkenler nedeniyle kimsenin haklarından mahrum bırakılmadığı, ayrımcılığın olmadığı “eşitlik ortamını” yaratmayı ve farklı mesleki, kültürel alanlarda benzer fırsatlara erişebilmek ve çeşitli görevlerde eşit derecede saygı görmek için kadın ve erkeklere eşit muamele ve fırsat sağlamayı amaçlamaktadır. Feministlerin ters cinsiyetçi (erkeklere yönelik cinsiyetçilik) olduğu gibi genel bir yanılgı olsa da kadınlara baskı yapan erkek cinsiyetçilerin aksine feministler, erkekleri ezmeye çalışmaz aksine, her iki cinsiyet için de eşit maaş, fırsat ve muamele talep ederler.
Neredeyse tüm modern toplumsal yapılar ataerkildir, yani çoğu siyasi, ekonomik ve kültürel kararın erkek egemen bir ortamda alındığı biçimde inşa edilmiştir. Feminizm; gerçek sosyal gelişimin, dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların eksiksiz ve doğal katılımı olmadan asla gerçekleşmeyeceği fikrine odaklanır. Feminist düşünce ve inançlar, dünyanın erkekler için nasıl olduğuna kıyasla kadınlar için kültürün nasıl olduğuna odaklanır. Feminist varsayım, kadınlarla erkeklere eşit davranılmadığı ve bunun sonucunda da kadınların erkeklere oranla dezavantajlı olduğu yönündedir.
"Feminist” kelimesi genellikle Mary Wollstonecraft (1759-1797) gibi figürler için kullanılsa da feminist ve feminizm terimleri 1792'de yayımlanan ” A Vindication of the Women” adlı kitabın yayımlanmasından yüz yıl sonrasına kadar modern anlamıyla kullanılmamıştır. O zamanlar feminizm, kadınların özgürlüğü veya özgürleşmesi anlamına gelmekteydi. Terim ilk kez 1870'lerde Fransa'da féminisme olarak ortaya çıkmış olsa da daha önce kullanılmış olabileceğine dair bazı teoriler de bulunmaktadır. 1882'de, önde gelen Fransız feminist ve kadın oy hakkı savunucusu Hubertine Auclert, kendini ve kadınların özgürlüğü için çalışanları tanımlamak için féministe terimini kullanmış, 1892'de ise Paris'te yapılan bir kongre "feminist" olarak tanımlanmıştır. Terimin 1890’lı yıllarda İngiltere’de ve 1984’ün başlarında Amerika’da kullanılmasıyla feminizm, daha fazla kişi tarafından benimsenmeye başlamıştır.
Çeviren: Bengisu Gülüm Sert
Editör: Begüm Gür
Comments