Büyürken etrafında hiçbir dil konuşulmayan bir çocuğun dil gelişimi nasıl olur?
Sizce anlaşmanın tek yolu sözlü iletişim, işaret dili veya yazılı iletişim midir? Konuşma ve düşünme yetisine sahip olan insanlar, hiçbir dile maruz kalmadan iletişim kurabilir mi? Çocuklar küçük yaşta çevrelerinde duydukları ve gördükleri dili öğrenirler. Peki bir çocuğun sözlü veya yazılı hiçbir dilsel bilgisi olmazsa ne olur? Anne ve babasını kaybettikten sonra ormanda goriller tarafından büyütülen bir çocuğun insanlarla karşılaşmasını konu alan “Tarzan” bu konuyu ele almıştır.
Bu soru etrafında yapılacak bilimsel çalışmaların çok ilginç olacağı kesindir. Diğer yandan bu çalışmaların ahlak dışı olacağı da düşünülür. Bu ahlak dışı çalışmaları, kültür tarihçisi Roger Shattuck tarafından yasak deneyler olarak adlandırmıştır.
Modernliğin getirdiği duyarlılık ile insan haklarının, bu tür deneyleri daha az engellediği zamanlarda, bazı yöneticiler bu deneyleri en az yasaklar kadar sakıncalı görüyordu. Herodot’a göre, M.Ö. 600'lerde Mısır firavunu Psamtik I, iki yeni doğan bebeğin bir çobanla toplumdan soyutlanmasını, ve bebeklerle konuşmanın katiyen yasaklanmasını emretmiştir. Söylenilene göre, bu çocukların söylediği ilk kelime eski Frig dilinde "ekmek" anlamına gelen becos’dur (bababa gibi bir ses düşünün). Benzer bir deney 13. yüzyılda Kutsal Roma İmparatoru II. Frederick tarafından yapılmıştır ancak Salimbene Kroniğinde "İmparatorun boşuna uğraştığını, çünkü çocukların ellerini çırpmadan, jestler, yüz ifadeleri ve memnuniyet ifadeleri olmadan yaşayamayacakları" açıklanmıştır.
Daha yakın yüzyıllarda, çocuklar talihsiz durumlarda dilden izole yaşadığında neler olduğunu keşfettik. Buna örnek olarak "vahşi çocuk" Victor verilebilir. 1797 yılında Fransa’nın Lacaune adlı bir köyünün yakınlarında, üstü başı çıplak küçük bir erkek çocuğu bulunuyor. Hayvanlara özgü davranışlarda bulunan, kimseyle hiçbir şekilde konuşmayan bu çocuk, köylülerin hayli ilgisini çekiyor. Özellikle acıktığı zamanlarda köylülerin evine gelen çocuk, daha sonra tekrar ormanın derinliklerine dalıyor. Asla konuşmayan, iki el ve ayağı üzerinde yürüyen ve anlaşılmayan, garip garip sesler çıkaran çocuğun haberini alan Napolyon'un kardeşi Lucien Bonaparte, çocuğun uzmanlar tarafından incelenmesini istiyor. Çocuğun ilk zamanlar, insan seslerini birbirinden neredeyse hiç ayırt edemediği belirleniyor. 5 yıl süren bir eğitimin ardından çok az sayıdaki yazılı kelimeyi ayırt edebildiği ve sadece birkaç kelimeyi duyduğunda anlayabildiği görülüyor. Fakat çocuk konuşmayı hiçbir zaman başaramıyor. Çünkü neredeyse hiçbir sesi çıkaramıyor, kullanabildiği üç beş kelimeyi ise anlamlarını kavrayamadan herkese ve her olaya karşı söylüyor.
Çocukların dilden doğal olarak izole edilmesinin bir başka yolu da, işitme engelli çocukların, işaret dili bilmeyen insanlarla çevrili bir ortamda büyümesidir. İşitme engelli çocukların aileleri, çocuklarıyla genellikle ev işareti olarak bilinen ilkel bir iletişim biçimiyle anlaşsa da bu, işaret dilinin tam ifade gücünden yoksun, aynı yüksek sesli bir konserde yapacağımız geçici jestlere benziyor.
1980'lerde Nikaragua'da, bu özelliğe sahip pek çok çocuk, ülkenin ilk işitme engelliler okulunda bir araya getirildi. Nikaragua işaret dili, çocukların dil öğrenmek için küçük yaşta belirli dilsel bilgilere ihtiyaç duymalarına rağmen, eksik bilgilerden çok daha zengin ve daha karmaşık olgulara genelleme yapma yeteneğine sahip olduklarının kanıtı olarak gösterildi.— bu da insan beyninin muhteşem potansiyelinin bir kanıtı niteliğindedir.
Çeviren: Bengisu Gülüm Sert
Editör: Begüm Gür
https://onedio.com/haber/psikoloji-tarihinin-gelmis-gecmis-en-carpici-vakalarindan-biri-aveyron-un-vahsi-cocugu-763167
Comments